Denizsiz Ankara'dan...
Vapurda kesinlikle yalnız olduğunuzu düşünmeyin. Hayat,
vapurun peşine takılan martıların kalbini kırıp daha sonra geri kazanmaya
çalışmanıza izin vermeyecek kadar kısa olabilir.
Yolculuğunuz boyunca size
eşlik edecek olan martıların hediyesi simidi unutmamak gerek.
Kitap okumayın.
Okuyacağım diyorsanız her sayfada kafanızı kaldırıp camdan bakmayı ihmal
etmeyin.
Gökyüzünün mavisine, denizin dalgasına, Kız Kulesi’nin
zarafetine âşık olmamak için karşı koymayın.
Âşık olmak demişken vapura sevgilinizle binin.
Rüzgâr saçlarınızı savururken kahkaha atın. Sesli sesli
gülümseyin.
Ayağınızı demirlere koyup fotoğraf çekin. Evet, bunu yapın.
Bardakların ne kadar iyi yıkanıp yıkanmadığını düşünmeden
çay için.
Telefonla konuşmayın.
Hayata mola verin.
Vapur yanaştığında hemen ayağa kalkmayın. Ayağa kalkıp
koşmaya başlayanların hikâyelerini düşünün. (Belki patrondan azar işitecek ya
da doktor randevusuna geç kaldı.)
Ve tüm bunları yaparken kulağınızda en sevdiğiniz melodi
olsun. Mesela şu. Mutluluktan da gözleriniz dolsun.
Sevgiler,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder