Twitter’da dün gece yine amaçsız şekilde
dolaşırken gördüğüm “okuyacak kitap bulamıyorum yea, önersenize” tweetini
gördüğümde bu yazıyı yazmalıyım diye düşündüm.
Ve şu an hastalığımın en ağrılı
noktasındayken içimdeki yazma aşkına bir dur diyemedim, buradayım.
Birazdan sizinle çok severek okuduğum
birkaç kitabı paylaşacağım. Önemle vurgulamak isterim ki kitap sıralaması
kesinlikle rastgeledir, ben tüm kitaplarımı aynı ölçüde sever ve benimserim.
1- Dersim’in
Kayıp Kızları/Nezahat-Kazım Gündoğan/İletişim Yayınları
Beni baya etkileyen bir kitap oldu.
1937-38 döneminde ailelerinden zorla alınmış kız çocuklarının hayatlarını
onların ağzından anlatıyor. Arada karşınıza çıkan fotoğraflardaki gözler ise
yaşanan acıları en derininizde hissetmenizi sağlıyor. Hala ailesini bulamamış
kızlar ya da kızını bulamamış ailelere yardımcı olmak amacıyla bir de siteleri
bulunuyor. Buradan ulaşabilirsiniz. Yok, kitap çok kalın; ben 600 sayfa
okuyamam derseniz şuradan da belgeselini izleyebilirsiniz.
2- Bekâretin
El Değmemiş Tarihi/Hanne Black/İletişim Yayınları
“Bekâret hakkında bildiğinizi sandığınız
her şey yanlış” diyor Black. Okuyunca gerçekten de bunu farketmemek mümkün
değil. Okurken hissettiğim tek şey ise, bu kitabın herkes tarafından okunması
gerektiğiydi. Uğruna cinayetlerin yaşandığı “namus” kavramının aslında ne
olduğu çok çok güzel anlatılıyor.
3- Ama
Hangi Atatürk?/Taha Akyol/Doğan Kitap
Öncelikle belirtmeliyim ki küçüklüğünden beri
tarih sevmeyen Irmak bu kitap ile kitaplığımın en üst raflarına saklandı. Her
sayfasını fazlaca merak duygusu ile değiştireceğiniz bu kitap aslında yıllarca
okullarda ne kadar yanlış bir tarih öğrendiğimizin elle tutulur kanıtı.
Belli başlı konuları Ama Hangi Atatürk? kitabını okumayanla konuşmama kararını
almıştım bu kitap sonrası. Çenemi pek tutabildiğim söylenemez ama.
4- Kürk
Mantolu Madonna/Sabahattin Ali/Yapı Kredi Yayınları
Bir aşkın ne kadar güzel, sancılı
olabileceğini “su gibi edebiyat” yaptığına inandığım Sabahattin Ali o kadar
güzel anlatıyor ki… Kitapta geçen her karakteri o kadar güzel betimliyor ki her
sokağa çıkışımda acaba bugün Maria Puder’i görebilecek miyim? diye soruyorum
kendi kendime. Konusunu klasik filmlere benzeten yazılar okudum çokça. Evet,
farklı bir konu değil ama benim hayranlığım anlatımına.
5- İçimizdeki
Şeytan/Sabahattin Ali/Yapı Kredi Yayınları
Bir solukta okuduğum, Sabahattin Ali’nin
kalemine yeniden âşık olduğum roman. Macide’si, Ömer’i ve diğer tüm
karakterleri ile içime işledi. Kendisi, müzik öğretmeni gördüğümde aklıma Bedri’nin
düşmesini sağlayan kitaptır. Okurken çok güzel saatler geçirecek,
bitirdiğinizde ise bittiğine pişman olacaksınız.
6- Analar,
Yoldaşlar, Tanrıçalar/Handan Çağlayan/İletişim Yayınları
Şu sıralarda elimden düşürmediğim, çantamdan eksik etmediğim yol göstericim diyebilirim. 1980 sonrası Kürt hareketinde
kadının özgürleşmesini konu alıyor. Tezimin konusunu da bu kitabı okuduktan
sonra belirledim. Elbette herkesin dikkatini çekmeyecektir fakat biraz ilginiz
varsa ve okursanız artık içindesiniz demektir.
7- El
Kızı/Orhan Kemal/Everest Yayınları
Dizi ya da film tadında kitapları okumayı
seviyorsanız kesinlikle okumalısınız. Zaten eski dönemde yanlış bilmiyorsam
dizisi çekilmiş. Bir ailenin nasıl parçalandığına sanki aileden birisi gibi
şahit olacaksınız. İçiniz acıyacak, korkacaksınız. Sona yaklaşırken
heyecanlanacaksınız.
8- Murtaza/Orhan
Kemal/Everest Yayınları
Önce oyununu izledim daha sonra okudum.
Okuyan birçok kişi burun kıvırarak “bu da ne ki?” diyecektir ama önemli olan
içindeki gizlenmiş vurguları yakalamak. Hala canım sıkıldığında elime alır
rastgele bir sayfasını açar, okurum. Ne uğruna savaştığını bilmeyen bir
bekçinin görev aşkını yine tüm gerçekliği ile bizlere sunuyor. Bu arada
belirtmeden geçemeyeceğim oyununa da mutlaka gitmelisiniz. Hatta İstanbul’a
geldiklerinde bana da haber verirseniz çok mutlu olurum.
Tamam Irmak bunlar çok güzel ama kitaplar çok pahalı alamıyorum ya da ben bu kitabı okumak istiyorum ama bulamadım derseniz, geri almak koşulu ile okumanız için ödünç verebilirim. Ama özellikle belirtiyorum ki geri almak koşuluyla...
Geleceğin sahafından çokça sevgiler,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder